Ferda Nihat Köksoy1, Doğan Gönüllü1, Türker Bulut2, Muzaffer Başak3, Gürsel Remzi Soybir4, Bekir Kuru5

1Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 1.Genel Cerrahi Kliniği, İstanbul, Türkiye
2İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Genel Cerrahi Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye
3Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyoloji Servisi, İstanbul, Türkiye
4Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 2.Genel Cerrahi Kliniği, İstanbul, Türkiye
5Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Cerrahi Anabilim Dalı, Samsun, Türkiye

Özet

Amaç: Dünyanın ekonomik ve bilimsel gelişimi incelenerek, Türkiye'nin tüm bilimleri, tıp bilimleri ve özel likle genel cerrahisinin makale üretim özelliklerinin değerlendirilmesi hedeflenmiştir.

Yöntem ve Gereç: Dünyadaki bilimsel üretimin seyrini belirlemek üzere, SCI verileri kullanılmıştır. Dünya ekonomisinin ve bilimsel çalışmalarının %90'dan fazlasını üreten 40 ülke (Türkiye dahil) incelemeye alınmıştır. Bu ülkelerin, nüfus, toplam gelir, kişi başına gelir, insani gelişim indeksi, rekabet gücü, inovasyon indeksi, toplam makale, makale başına düşen kişi, toplam atıf, makale başına atıf ve H-indeksi olmak üzere 11 başlıktaki sıralamalarının ortalamaları alınarak bir ekonomik-bilimsel sıralama (EBS) oluşturulmuştur. A.B.D, nüfusuna tekabül eden 8 Avrupa ülkesi ile; Türkiye ise, ekonomik ve demografik benzerlikleri olan Rusya, Meksika, Mısır ve İran ile ayrıca karşılaştırılmıştır.

Bulgular: Dünyada, üretilen makale sayılarında sürekli artış belirl enmesine karşın, atıf alımlarında hızlı bir düşme eğilimi saptanmıştır. H-indeksi (R=0.93) ve toplam atıf sayısının (R=0.88), EBS ile çok yüksek oranda korelasyon gösterdiği belirlenmiştir. A.B.D'nin dünya atıf toplamından aldığı pay giderek azalmış; 8 Avrupa ülkesi paylarını artırarak, tüm bilimler ve tıpta A.B.D.'yi geride bırakmıştır. Türkiye'nin makale sayılarının oldukça yüksek olmasına karşın, H-indeksleri ve atıf alımlarının ise yetersiz kaldığı gözlenmiştir.

Sonuç: Makalelerin aldığı ortalama atıflar, tüm dünyada büyük oranda azalmaktadır. H-indeksi ve toplam atıf sayısının, bilimsel üretimin yanı sıra toplumların gelişmişlik düzeylerinin tayininde kullanılabileceği anlaşılmıştır. İnovasyon ve patente, yani niteliksel dönüşüme ihtiyacı olan Türkiye'de, yüksek atıf alımı sağlayabilecek düzeydeki çalışmaların siyasi otorite ve bilim kurumları tarafından hedeflenmesi gerektiği kanısına varılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Türkiye, ekonomi, bilim, H-indeksi, cerrahi

Giriş

Ülkelerin demografik, sosyal, ekonomik ve bilimsel düzeylerinin değerlendirilebilmesi amacıyla kullanılan indekslerin farklı sıralama sonuçları vermesi, bunların arasındaki ilişkilerin yorumlanması, çeşitli yayınlarda dile getirilmektedir. Bu veri yoğunluğu içinde genel cerrahinin yeri ve etkinliğinin ayrıca değerlendirilebileceği düşünülmüştür. Bu amaçla, tüm değerlendirme indekslerini içeren bir yöntemin araştırılması ve bu yöntemin sonuçları eşliğinde dünyaya bakılarak, Türkiye’nin genel cerrahideki bilimsel durumuna katkı sağlayacak sonuçlara varılması hedeflenmiştir.

Gereç ve Yöntemler

Dünyadaki ve Türkiye’deki bilimsel üretimin seyrini belirlemek üzere, Science Citation Index- Thomson Reuters (SCI) [1]’ın 1996-2008 yıllarına ait ve 15.12.2009 tarihinde int ernette yayınlanmış olan, tüm bilim alanları, tıp bilimleri ve cerrahideki toplam makale sayıları, toplam atıf sayıları ve makale başına aldıkları ortalama atıf sayıları kullanılmış ve karşılaştırmalar yapılmıştır.

Kullanılan değerlendirm e indekslerini irdelem ek üzere, önemli bilimsel bir gösterge olarak kabul edilen Hirsch-indeksi [2] (H-indeksi) [bir ülke/ kurum/kişinin H-indeksi, onların H sayıda makalesinin ≥H sayıda atıf aldığını; kalan makalelerinin ise

Bu ülkelerin, nüfus [3], toplam gelir [4] kişi başına gelir [4], insani gelişim indeksi [5], rekabet gücü [6], inovasyon indeksi [7], toplam makale [1], makale başına düşen kişi (nüfusun makale sayısına bölünmesi ile hesaplanmıştır), toplam atıf [1], makale başına atıf [1] ve H-indeksi [1] olmak üzere 11 değeri incelenmiştir. Bu değerlerin her birine göre ülkelerin sıralamaları yapılmış, bu sıralama sayılarının ortalamalarına göre yeni bir sıralama [Ekonomik-Bilimsel Sıralama (EBS)] oluşturulmuştur.

Oluşturulan EBS’nın, her bir parametreye ait sıralama ile korelasyonları Spearman-rho testi ile belirlenmiştir.

A.B.D, nüfusuna (308 milyon) tekabül eden 8 Avrupa ülkesi [H-indeksi sıralamasındaki ilk 7 ülke (B.Krallık, Almanya Fransa, İtalya, İsviçre, Hollanda, İsveç) ve onları 308 milyona tamamlayan Danimarka] ile; Türkiye ise, ekonomik ve demografik benzerlikleri olan Rusya, Meksika Mısır ve İran ile ayrıca karşılaştırılmıştır.

Bulgular

Dünyada ve Türkiye’de bilimsel makale üretimine genel bakış
Dünyada üretilen makale sayılarında sürekli artış belirlenmesine karşın, atıf alımlarında hızlı bir düşme eğilimi saptanmıştır (Tablo 1). Dünya nüfusunda %15,5 artış olmasına karşın, bilimsel makale üretimi, 1996’dan 2008’e, yıllar içerisinde tüm dünyaya yaygınlaşmak üzere toplamda, tıpta ve cerrahide, sırasıyla %80, %69 ve % 81 oranlarında artışlar göstermiştir. Makalelerin toplam atıf sayılarında ise, aksine, tüm bilimlerde, tıpta ve cerrahide, sırasıyla %88, %86 ve %90 azalmalar olmuştur. Bu azalma 2004 sonrasında çok daha belirgindir.

Makale ba şına atıf sayılarında da, toplamda tıpta ve cerrahide, sırasıyla %94, %92 ve %94 gibi dramatik oranlarda azalma olmuştur (Şekil 1, 2, 3).

Türkiye, 1996-2008 arasındaki makalelerinin %36,8’ini tıp bilimlerinden sağlamıştır. Ce rrahi, tıp bilimlerinin %10,7’sini, tüm bilimlerin ise %3,9’unu oluşturmuştur (Tablo 2). Tıp ve cerrahinin toplamdan aldığı paylar, dünya ve H-indeksi en yüksek 10 ülkenin ortalamalarından (tıbbın toplamdaki payı %27,8, cerrahinin tıptaki payı %6,5 ve cerrahinin toplamdaki payı %1,8) oldukça yüksektir.

Makale üretiminde sağlanan %288-387 oranındaki artış dünya artış oranlarından 4-5 kat yüksektir. Bu durum Türkiye’yi, 2008 yılı makale sayısı sıralamasında tüm bilimlerde 18., tıpta 12. ve cerrahide 6. sıraya çıkarmış o lmakla bir likte; toplam atıf sayısında, tüm bilimlerde 26., tıpta 25., cerrahide 14. sırada; H-indeksinde ise tüm alanlarda 37., tıpta 36. ve cerrahide 24-26.sırada kalmıştır.

Ülkelerin onbir indeks kullanılarak ekonomik ve bilimsel sıralaması (EBS)
2008 yılına ait toplam 1.862.260 makalenin 1.754.060’ı (%94,2) H-indeksi en yüksek (≥110) olan ilk 40 ülke tarafından üretilmiştir. Bu 40 ülke, dünya nüfusunun %63’ünü ekonomisinin %90’ını ve atıf alımının %96,5’ini oluşturmaktadır (Tablo 3).

Türkiye, kişi başı gelir, insa ni gelişim indeksi rekabet gücü indeksi, makale başına düşen kişi, makale başına alınan atıf ve H-indeksi gibi niteliksel 7 indeksin tümünde 40 ülke ortalamasının altında kalmış olan 8 (%20) ülkeden (Rusya, Brezilya Hindistan, Meksika, G. Afrika, Arjantin Türkiye ve Tayland) biridir. Yedi indekste de bu ortalamaların üstünde kalabilen 11 ülkenin (A.B.D., B.Krallık, Almanya Kanada, İsviçre, Hollanda, İsveç Avustralya, Belçika, İsra il, Danimarka) 7’si (%63,6) Avrupa ülkesidir.

İncelenen 40 ülkenin 11 değere göre sıralamaları ve bu sıralama sayılarının ortalamalarına göre oluşturulan Ekonomik Bilimsel Sıralama (EBS) listesi Tablo 4’de gösterilmiştir.

Tablo 3 ve 4’de gösterildiği üzere Türkiye nüfusta 9., toplam gelirde 17., toplam makalede 18. sırada ve ilk 20’de yer almakta iken, toplam a tıfta 26., makale başına düşen kişide 31., rekabet gücü ve inovasyon indeksi’nde 35., kişi başına gelir ve insani gelişme indeksinde 36. H-indeksinde 37. ve makale başına atıf alımında 38. sırada olmak üzere, ortalamada 33.lük ile son 10 ülke arasına yerleşmektedir. Oluşturulan EBS’nın, diğer sıralama sistemleriyle olan ilişkisi, Tablo 5‘de sunulmuştur.

Tablodan anlaşılacağı üzere, toplam atıf sayısı 11, EBS ve H-indeksi ise 10’ar (nüfus hariç) sıralama sistemi ile anlamlı korelasyon göstermişlerdir. Aynı zamanda EBS, H-indeksi ile R=0.93 (%95 Güven Aralığı: 0.87-0.96) ve toplam atıf sayısı ile R=0.88 (%95 Güven Aralığı: 0.78-0.93) oranlarında çok yüksek korelasyonlar göstermiştir.

Bilimsel üretimde dünya liderliği değişiyor mu?
Bu bulgudan yola çıkılarak, toplam atıf ve H-indeksi bakımından irdeleme yapıldığında A.B.D.nin tüm yılları kapsayarak oluşan H-indeksi açısından bariz üstünlüğü (A.B.D: tüm bilimlerde 1023 tıpta 686, cerrahide 197; ikinci sıradaki B.Krallık: sırasıyla 619, 436, 115) vardır. Fakat toplam atıflara bakıldığında A.B.D.’nin 1996-2008 döneminde aldığı payın, 2008’de önemli ölçüde azalması; buna karşın, 8 Avrupa ülkesinin paylarındaki artış dikkate değer bulunmuştur (Tablo 6).

A.B.D.’nin 1996-2008 arası dönemde aldığı atıfların dünya to plamına oranı 2008’de, tüm bilimlerde %8,6, tıpta %8,2 ve cerrahide %7,1 azalmış; 8 Avrupa ülkesinin ise tüm bilimlerde %0,1, tıpta %1,7 ve cerrahide %2,8 artarak, sayısal ve oransal olarak tüm bilimler ve tıpta %4,5 fazlasıyla A.B.D.’yi geri de bırakmıştır. Ayrıca Avrupa ülkeleri, nüfus hariç tüm sıralama sistemlerindeki ilk 10, 20 ve 40 ülkenin yarısından çoğunu oluşturmaktadırlar. Çin ve Rusya, dünyadan aldıkları paylar ve H-indeksleri bakımından yukarıdaki ülkelerden çok gerilerde bulunmaktadırlar.

Türkiye’nin benzer sayıda makale üreten ülkelerle karşılaştırılması
Toplam makale sayısı açısından oldukça iyi bir düzeyde olan Türkiye, 1996-2008 arası makale sayısı sıralamasında bir alt sırasında yer alan ülkelerin H-indeksleri ve atıf sayılarıyla karşılaştırıldığında, ülkemiz aleyhine sonuçlar ortaya çıkmaktadır (Tablo 7).

Makale sayıları açısından önünde yer aldığı ülkeler, H-İndeksi ve atıf sayıları açılarından Türkiye’ye 2,2-4,2 kat üstünlük sağlamakt adırlar.

Bilim üreten kurumların dünyadaki dağılımı
H-indeksine göre ilk sıralarda yer alan ve irdelediğimiz 40 ülke, aynı zamanda SCI’nın bilimsel sıralamasındaki ilk 500 kurumun [8] en az birine sahiptir ve listenin %99’unu ellerinde bulundurmaktadırlar (Tablo 8).

Kurum sayılarına göre ülkelerin sıralanması ile toplam atıf sayısı (R=0.96) (%95 Güven Aralığı: 0.92-0.98) ve H-İndeksi (R=0.82) (%95 Güven Aralığı: 0.70-0.88) sıralamalarının, yine çok yüksek oranlarda korelasyon gösterdiği saptanmıştır (Tablo 8). Yani, toplam atıf sayısı v e H-indeksi sıralamaları, ülkelerin bilimsel kurum niteliklerini de büyük oranda tahmin etme şansı sağlamaktadır. Türkiye, 2 kurumu (357. Hacettepe ve 427. Ankara Üniversiteleri) ile hem kurumlar listesinin hem de ülkeler sıralamasının yine son sıralarında yer almaktadır. SCI ilk 500 kurum listesine girebilen kurum sayısının, ülkelerin gelişkinliğinin diğer bir göstergesi o labileceği anlaşılmıştır.

Türkiye’nin seçilmiş bazı gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırılması
Özellikle Batı ülkelerine göre ve niteliksel veriler açısından geri sıralard a bulunan Türkiye ve onun ekonomik veya demografik konumuna yakın ülkelerin (Rusya, Meksika, Mısır ve İran), tüm bilimler tıp bilimleri ve cerrahiye ait 1996- 2008 arası ve 2008 verileri ve karşılaştırmaları Tablo 9’da sunulmuştur.

Tüm bilimlerde, toplam atıf sayısında Ru sya’nın ardından 2. sırada olan Türkiye H-indeksi açısından 3. sırada yer alabilmiş makale başına atıf sayısında ise sadece Mısır’ın önünde yer alabilmiştir.

Tıp bilimlerinde, toplam atıf sayısında Meksika’ya 2,5 kat üstünlük sağlayarak ilk sırayı alan Türkiye, ondan düşük H-indeksine sahiptir ve makale başına atıfta son sırada kalmıştır.

Cerrahide ise, toplam atıf sayısında Meksika’ya 7,4 kat üstünlük sağlayarak ilk sırayı alan Türkiye, ancak ondan 1,4 kat H-indeksi elde edebilmiş ve makale başına atıf bakımından sadece İran’dan daha yüksek bir ortalama sağlayabilmiştir.

Tartışma

Dünyada bilimsel makale üretimi, 1996- 2008 döneminde, 1,8 katına yükselmiş; buna karşın, toplam atıf sayısı 8,3’de birine inmiş, bunlara paralel olarak makale başına atıf sayısı 15’de birine düşmüştür. Bu durum, makale üretiminin tüm dünyada yaygınlaşması, son yıllara ait makalelerin atıf alabilmeleri için geçen sürenin kısalığı ve son yıllarda SCI-Expanded kapsamına çok sayıda derginin kabulü ile izah edebilmesinin ötesine geçecek kadar dramatiktir. Atıf yapılabilecek düzeyde bilgi/çalışma üretimi giderek azalmaktadır.

Türkiye’nin 1996-2008 döneminde makale üretiminde sağladığı artışlar, dünya artış oranlarından 4-5 kat yüksek düzeydedir. Buna karşın, Türkiye’nin bu dönemde makale başına atıf alımında, tüm bilimlerde Eritre’nin (233 ülkede 164.) tıpta Kongo’nun (222 ülkede 179.) ve cerrahide Tanzanya’nın (168 ülkede 100.) gerisinde kalması ve benzer halin 2008 yılında da devam ediyor olması dikkate değerdir. Bu üç ülkenin kişi başına gelirleri sırasıyla 350, 2500 ve 500 USD iken; toplam gelirde G-20 ülkeleri arasında (17.sırada) yer alan Türkiye’nin kişi başına gelirinin 11000 USD olması, sorunun ciddiyetini ortaya koyar niteliktedir.

H-indeksi en yüksek olan 40 ülke listesinde 37.likle de olsa yer alabilen tek Müslüman ülke, Türkiye’dir. Buna karşın nitelik ölçütü olan 7 sıralama indeksinin tamamında 40 ülke ortalamasının alt ında kalması ve Ekonomik Bilimsel Sıralama’da (EBS) 33. olabilmesi Türkiye’nin nitelik sorununu ortaya koymaktadır. Bu ortalamaların hepsinin üstünde kalabilen 11 ülke’nin 7’sinin Avrupa ülkesi olması kayda değerdir.

İncelenen 11 indeksten biri hariç tümü birbiri ile doğru orantılı bir ilişki göstermektedir. Yalnızca nüfus, diğer 10 kriterden beşi (kişi başı gelir, insani gelişim indeksi rekabet gücü, makale başı kişi, makale başı atıf) ile ters orantılı ilişkide bulunmuştur. Nüfus ile toplam gelir, toplam makale ve toplam atıf sayısı arasında ise doğru orantılı bir ilişki vardır. Nüfus artışının indekslere göre niceliği arttırıcı, niteliği ise azaltıcı etkisi ortaya çıkmıştır.

Yapılan bilimsel çalışmaların niteliksel değerinin büyüklüğü ile elde edilen “yüksek atıf alımı” ve “H-indeksi”, EBS ile çok yüksek korelasyon göstermiş olmalarından dolayı ülkelerin dünyadaki ekonomik-bilimsel düzeylerini değerlendirmekte de kullanılabilecek düzeyde ölçütler olarak değerlendirilmiştir.

Buradan yola çıkılarak yapılan irdelemede A.B.D.nin tüm yılları kapsayarak oluşan H-indeksi açısından bariz üstünlüğü gözlenmiştir. Toplam atıfların durumuna bakıldığında ise, A.B.D.’nin 1996-2008 döneminde aldığı payın, 2008’de önemli ölçüde azaldığı belirlenmiştir. A.B.D.’nin nüfusuna denk olan 8 Avrupa ülkesinin paylarını artırmaları ile tüm bilimler ve tıpta A.B.D.’yi geride bırakmaları, dikkate değer bulunmuştur.

Son dönemin parlayan yıldızları olarak nitelenen 1335 milyon nüfuslu Çin ve 142 milyon nüfuslu Rusya’nın, 1996-2008 döneminde, tüm bilimlerdeki H-indeksleri ve toplam atıflarının 7,7 milyon nüfuslu İsviçre’den; tıp ve cerrahi H-indeksleri ve toplam atıflarının ise Danimarka’dan geride olması çarpıcı bir bulgu olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca Çin, 2008 yılında toplam makale sayısında 2., toplam atıf sayısında 4. sıraya yükselmesine rağmen, H-indeksinde tüm bilimlerde 20., tıpta 26. ve cerrahide 27. sırada (Türkiye’den sonra) olmasıyla, halen niteliksel eksikliği ileri düzeyde olan bir yapıyı göstermektedir.

Türkiye, makale sayısı sıralamasında bir alt sırasında yer alan ülkelerin H-indeksleri ve atıf sayılarıyla karşılaştırıldığında ülkemizin aleyhine (2,2-4,2 kat) sonuçlar ortaya çıkmaktadır.

Benzer Şekilde, Türkiye ile aynı H-indeksi değerine sahip olan ülkelerin (tüm bilimlerde Şili, tıpta Rusya ve cerrahide Y. Zelanda) bu skorları, yaklaşık olarak dörtte birimiz sayıda makale ve yarı sayımızda atıf ile elde etmiş olması, sorunun büyüklüğünü vurgular niteliktedir.

H-indeksi en yüksek 40 ülke, aynı zamanda SCI’nın bilimsel sıralamasındaki (bu sıralama da toplam atıf sayısı ve H-indeksi sıralamaları ile yüksek korelasyonlar göstermektedir) ilk 500 kurumun %99’unu ellerinde bulundurmaktadırlar. Ayrıca, dünya nüfusunun %9’unu oluşturan A.B.D. ve 8 Avrupa ülkesinin yaklaşık olarak, 1996-2008 ve 2008’in toplam atıflarının, H-İndeksi en yüksek olan 15 ülkenin, ilk 500 bilimsel kurumun ve dünya toplam gelirinin %60’ına sahip olmaları, çarpıcı bir durumdur. Bu ülkelerde ortalama 2,2 milyon nüfusa bir kurum denk gelmektedir. Bu ölçüt, 72 milyonluk Türkiye’nin ilk 500’de 32 kurumunun olması anlamına gelirken; Türkiye Rusya, Meksika, Mısır ve İran ile 1996-2008 dönemi için yapılan karşılaştırmalarında da, Türkiye’nin yüksek atıf alabilecek kapasitedeki çalışmalarının eksikliği, yani “çok makale-az atıf ” problemi, açık bir Şekilde kendini göstermektedir. Bu eksiklik, Türkiye makalelerinin büyük kısmını (2008’de %40) oluşturan tıpta öncelik arz etmek üzere, ciddi tartışmaları gerektirecek düzeydedir.

Yüksek atıf alımına aday makale üretmenin giderek zorlaştığı dünyada, inovasyon patent ve uygulama değişikliğine yol açacak düzeyde çalışmaların düzenlenmesi gerektiği açıktır. Ekonomide, bu tarz üretim yerine son dönemlerde finans kazanımlarının ağırlık sağlaması, bu yöntemi en çok kullanan A.B.D.’nin bilimsel üretim hızındaki azalmanın nedeni olarak düşünülebilir. Avrupa’nın, üretim ve ihracat temelli [8 Avrupa ülkesi (3,4 trilyon USD) yaklaşık olarak A.B.D.’nin (1,1 trilyon USD) 3 katı ihracat yapmaktadır] geleneği şimdilik bu durumun dışında kalabilmesini açıklayabilir.

Toplam makale ve atıf sayısı (niceliksel birikim) açısından iyi bir duruma gelmiş olan Türkiye’nin, etki gücü yüksek dergilerde yayınlanabilecek ve H-indeksini yükseltecek; yani patente veya uygulama değişimlerine yol açabilecek çapta çalışmalara (niteliksel dönüşüme) yönelmesi ge rekmektedir.

Gereken dönüşüme, oluşturulacak “bilimsel hedefler (biyoteknoloji, nanoteknoloji vb.)” ve “kurumların evrensel düzeye yükseltilmesi” kamusal programlarının eşliğinde ulaşılabilir.

Türkiye makalelerinin büyük kısmını üreten tıp alanındaki dernekler ve Türk Cerrahi Derneği, bu hedeflere yönelik kurumlar oluşturarak öncülüğü üstlenebilirler.

Kaynaklar

  1. http://www.scimagojr.com
  2. Hirsch JE. An index to quantify an individual‘ s scientific research output. PNAS 2005; 102: 16569-72.
  3. http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_population
  4. http://siteresources.worldbank.org/DATASTATISTICS/Resources/GDP.pdf
  5. http://hdr.undp.org/en/media/HDR_2009_EN_Complete.pdf
  6. http://www.imd.ch/research/publications/wcy/upload/scoreboard.pdf?
  7. http://www.insead.edu/facultyresearch/centres/elab/gii/GII%20Final%200809.pdf
  8. http://www.scimagoir.com/pdf/sir_2009_world_report.pdf