Mustafa Uğur, Yavuz Savaş Koca, Recep Çetin

Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Cerrahi Anabilim Dalı, Isparta, Türkiye

Özet

Amaç: Bu deneysel çalışma mide perforasyonlarında kaynak kontrolü ardından karın içinin nemli kompreslerle temizlenmesinin, pratikte sıklıkla kullanılan karın içinin serum fizyolojikle yıkanması yöntemlerinden hangisinin daha çok postoperatif peritoneal adhezyonların oluşumunu azaltıcı yönde etkilediğinin araştırılması amacıyla planlandı.

Gereç ve yöntem: Bu çalışmada 40 adet Wistar Albino erkek rat dört eşit gruba ayrıldı. 1. grup kontrol grubu olarak belirlendi ve laparotomi yapılarak mide perforasyonu oluşturulmadan karın kapatıldı. Diğer gruplarda mide perforasyonu oluşturulup bir saat beklendikten sonra mide primer onarımı yapılarak sırasıyla karın içi temizlenmeden, serum fizyolojikle yıkanarak ve nemli kompreslerle temizlenerek kapatıldı. Postoperatif yedinci günde tüm ratlar sakrifiye edilerek oluşan adhezyonlar Evans Adhezyon Skorlaması’na göre evrelendirildi. Tüm ratlardan peritoneal örnekler alınarak rat spesifik doku plazminojen aktivatör (t-PA) ve plazminojen aktivatör inhibitör-1 (PAI- 1) çalışıldı.

Bulgular: Kompres grubunda diğer gruplara göre adhezyon skorları daha düşüktü. Postoperatif yedinci günde peritoneal örneklerden çalışılan doku plazminojen aktivatör düzeylerinin kompres grubunda arttığı görüldü. Plazminojen aktivatör inhibitör-1 düzeyleri ise serum fizyolojik grubunda en yüksekti.

Sonuç: Çalışmamız mide perforasyonlarından sonra karın içinin nemli kompreslerle temizlenmesinin, serum fizyolojikle yapılan irrigasyona göre daha az adhezyona neden olduğunu göstermiştir. Peritoneal örneklerden çalışılan adhezyon formasyonunun oluşumunu engelleyen doku plazminojen aktivatör düzeyinin kompres grubunda arttığı, artmış adhezyon oranları ile ilişkili plazminojen aktivatör inhibitör-1 düzeyinin ise serum fizyolojik grubunda arttığı tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Peritoneal adhezyon, peritoneal lavaj, mide perforasyonu