HALIL ÖZGÜÇ1, NUSRET KORUN1, TUNCAY YILMAZLAR1, CEYHUN İRGIL1, ERCAN TUNCEL2, ÖMER YERCİ3

1Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Cerrahi Anabilim Dalı, BURSA
2Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Endokrinoloji Bilim Dalı, BURSA
3Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Patoloji Anabilim Dalı, BURSA

Özet

Ocak 1987-Haziran 1994 tarihleri arasında opere edilen tiroid kanserli 51 olgu rektrospektif olarak incelendi. Olguların 24'ü (%47) papiller, 10'u (%19) folliküler, 8'i (%15.5) indiferansiye, 5'i (%10) meduller karsinomdu. Ultrasonografik ve sintigrafik incelemelerde patognomonik bulgu saptanmadı. İnce iğne aspirasyon biopsininin (İİAB) sensitivitesi %75.8, spesivitesi %96.2, doğruluğu %92.6, yalancı negatif oranı %4.2, yalancı pozitif oranı %3 olarak saptandı. İİAB'nin preoperatif değerlendirmede rutin olarak kullanıldığı yıllarda operasyon sayısı düşmüş ve kanser insidansı artmıştır. İİAB öncesi karsinoma insindansı %3.8 (27/64), İİAB sonrası %8.9 (%24/69) olmuştur ve bu fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.05). Olguların 24'ünde total-totale yakın tiroidektomi, 9 olguya bilateral subtotal tiroidektomi (BST), 3 olguya total lobektomi, 2 olguya total tiroidektomi, 6 olguya tiroidektomi+boyun disseksiyonu uygulanırken, 5 olguya yalnızca biopsi uygulandı. Toplam nüks oranımız %15 (6/40) olmuştur. Total-totale yakın tiroidektomi olgularında 2 (%8), boyun disseksiyonu yapılan olgularda 2 (%33), BST yapılan olgularda 1 (%11), total lobektomi yapılan olgulardaysa 1 (%33) nüks saptandı. Nüks açısından operasyon şekilleri arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0.05).

Sonuç olarak tiroid kanseri tanısında İİAB primer rol oynamaktadır. Preoperatif değerlendirmede tüm bulgu ve tetkiklerin endokrinolog, sitopatolog ve cerrah tarafından ortak değerlendirilmesi esastır. Operasyon biçimi olguya göre değişmekle beraber tümör tarafına totale yakın tiroidektomi uygulaması yeterlidir.

Anahtar Kelimeler: TİROİD KANSERİ, İNCE İĞNE ASPİRASYON BİOPSİSİ, TİROİDEKTOMİ, TİROİD NODÜLÜ